Yaşlı Erkek ve kadınlarda farklı Trendler
Uzun beraberlik, boşanma ve yalnızlık
Yaşlılıkta uzun vadeli partnerliklerin incelenmesi, tarihsel olarak yeni bir olguyu temsil etmesi nedeniyle özel bir ilgi çekmektedir. Ortalama yaşam beklentisi son 100 yılda iki katına çıkarken, yüksek evlilik oranları ve başlangıçta yaşlı nesilde nispeten düşük olan boşanma oranları nedeniyle ortalama evlilik süresi de artmıştır. Ancak belirtilen gelişmelerle çelişir görünen bir diğer eğilim ise, boşanma oranlarındaki genel artışın yanı sıra, uzun süreli evliliklerin dağılmasının da ortalamanın üzerinde artmasıdır. Son yıllarda yaşlılar arasında evlilik dışı birliktelikler de giderek önem kazanmaktadır. Bahsedilen gelişmeler nedeniyle, evli olma veya birlikte yaşama durumu erkekler için muhtemelen tipik olarak kalacak, kadınlar ise daha uzun yaşam beklentisi ve boşanma sonrası yeniden evlenme olasılığının daha düşük olması nedeniyle çoğunlukla yalnız yaşayacaklardır.
Demografik değişikliklerin uzun vadeli partnerlikler üzerindeki etkilerine ek olarak, uzun vadeli ilişkilerde memnuniyet, yaşlılıkta uzun vadeli ilişkilere özgü zorluklar, yaşlılıkta partnerliklere yönelik önleme (prevensiyon) ve müdahale (intervensiyon) ve araştırmalar, bu alanla ilişkili bilimsel beklentilerin odağında yer almaktadır. Bu alanda psikolojik ve sosyolojik olmak üzere farklı perspektiflerden konu incelenmektedir. Medeni durum, refah ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen sosyolojik yönelimli çalışmalar, evliliğin hem kadınlar hem de erkekler açısından bir dizi avantajına işaret etmektedir. Buna karşın psikolojik odaklı araştırmalar, evli olmanın otomatik olarak koruyucu bir etkiye sahip olmadığını, aksine birlikteliğin kalitesinin refah ve sağlık üzerinde önemli bir rol oynadığını öne sürüyor (Schmitt ve Re, 2004).
