Diyabet
Diyabet yaşlılıkta görülen en önemli metabolik hastalıktır. Tüm şeker hastalarının üçte ikisinden fazlası 60 yaşın üzerindedir ve 70-74 yaşları arasında erkeklerin %23,1’i ve kadınların %17’si diyabet hastasıdır (WHO, 1999). Diyabet, kronik hiperglisemiyle karakterize bir metabolik hastalıktır. Altta yatan neden ya insülin salgısının bozulması ya da insülin etkisinin azalması ya da her ikisidir. Diyabetlilerin yaşam beklentisi öncelikle kardiyovasküler komplikasyonlarla sınırlıdır. Diyabetli yaşlı hastalarda kardiyovasküler hastalık görülme sıklığı diyabetli olmayanlara göre iki kat daha fazladır (Zeyfang, 2006).
Osteopozoz
Yaşlılıkta kırıklar hastalığın klinik, epidemiyolojik ve ekonomik açıdan en önemli sonuçlarından birini oluşturmaktadır. Bunlar çoğunlukla kronik hastalıklardan kaynaklanır. Bunlara osteoporozun yanı sıra düşmeler, mide-bağırsak ve endokrinolojik hastalıklar, ayrıca bazı ilaçların düzenli kullanımını gerektiren hastalıklar da dahildir. Bu nedensel hastalıkların en büyük grubunu osteoporoz ve düşme hastalığı oluşturmaktadır. Oluşan kırıkların fonksiyonel yetersizlikler, bakıma gereksinimin artması, yaşam kalitesinin düşmesi gibi sonuçları, yaygın bir hastalık olan osteoporozun ekonomik önemini artırmaktadır (Schumacher ve Pientka, 2006).
Kalp-Damar-Hastalıkları
Kalp damar hastalıkları ölüm istatistiklerinde ilk sırada yer almaya devam ediyor. Patolojik anatomik incelemelerin düşük sıklıkta yapılması gelecekte malign neoplazmların önemli oranda artmasına yol açabilecek olsa da, yaşlı bireylerde kardiyovasküler hastalıklar tıbbi açıdan en büyük zorluğu oluşturmaya devam etmektedir. Yaşlılıkta kardiyovasküler hastalıkların yaygın olarak görülmesinin nedeni, risk profiline uygun geniş bir nüfus kohortunun, çeşitli risk faktörlerine (başta nikotin kullanımı, arteriyel hipertansiyon, metabolik sendrom, lipid metabolizması bozuklukları) maruz kalma süresinin, sekonder hastalıkların ortaya çıkma olasılığını giderek artırdığı bir yaşa ulaşmasıdır (Hardt, 2006).
İnkontinans
Mesane ve/veya bağırsak içeriğinin güvenli bir şekilde depolanamaması ve ne zaman ve nerede boşaltılacağının belirlenememesi durumuna inkontinans denir. İdrar kaçırma yaşlı bireylerde önemli morbidite ve yüksek maliyetlerle ilişkilidir. Yaygın sonuçlar arasında cilt tahrişi, bası yaralarının geç iyileşmesi ve idrar yolu enfeksiyonları yer alır. Etkilenen kişilerin toplumdan geri çekilmesi de önemli bir sonuç olabilir. İdrar tutamama sorunu yaşayan yaşlı kişiler, çoğu zaman utanç ve bilgisizlik nedeniyle idrar tutamama sorunlarını gizlemeye çalışırlar ve bu nedenle profesyonel yardım aramazlar (Pfisterer, 2006).